15 Nisan 2009 Çarşamba

2008 de AVM’lerden 60 Milyar Dolar Ciro

AVM'ler Türkiye Alışveriş Merkezi Kültürüyle ilk olarak 1988 yılında açılan Galeria ile tanıştı. Ogünlerden bu zamana dek AVM sektörü birçok aşamadan geçti ve artık günümüzde yıllık 60 milyar dolar ciro yapar hale geldi. Peki Bu alışveriş merkezlerinde ne var?

Türk toplumunun hayat felsefesinin yıllar içerisinde değişim gösterdiğini alışveriş merkezlerinin gelişim sürecini inceleyerek görebiliriz. İlk alışveriş merkezinin açıldığı yıllarda henüz özel kanallar bile yokken insanlarımız boş vakitlerini TRT’nin vazgeçilmez dizisi olan “Yalan Rüzgarı”nı izleyerek değerlendiriyorlardı. Çocuklar ise yine TRT’nin sabah kuşağını karçırmamak için erkenden kalkıp çizgi filmlerini izlerlerdi.

Günümüzde bu anlattıklarımın hiçbiri artık yaşanmıyor. İnsanlarımız boş vakitlerini arkadaşları ile bulundukları yere en yakın alışveriş merkezinde buluşarak sinemaya gitmeyi veya yine aynı alışveriş merkezinde bir cafe’de çay içip hoşça vakit geçişmeyi tercih ediyorlar. Bunların ikisini de yapmayanlar ise alışveriş merkezinde ki onlarca mağazayı gezerek ihtiyacını gidermeyi tercih ediyor.

Daha önceleri bu böyle değildi. Bir kısmını yukarda anlattım. Örneğin 1990’lı yıllarda İstanbul’un sahilleri özellikle hafta sonları dolup taşardı. Temiz hava almak ve güneşin sıcaklığını hissetmek için. Fakat bu 2000’li yıllarda yerini kapalı mekanlara bıraktı. Eğer bu böyle olmasaydı bu alışveriş merkezleri nasıl 60 milyar dolar ciro yapabilirdi ki? Bu saydıklarımız alışveriş merkezlerinin olumsuz yönleri, tabi bana göre.

Gelelim olumlu yönlerine; sayıları şu an 200’ü geçen ve 100 civarında yapım aşamasında olan alışveriş merkezleri olmasaydı insanlarımız yüksek kalitede ki ürünleri ucuz fiyatlara alma imkanına sahip olamayacaklardı. Yine zenginler yurt dışına gidip paralarını orada ki “Marka” lı ürünlere savuracaklardı. Bu ülkemizden kaynak çıkışı demektir. Ayrıca 200 kadar alıveriş merkezinde çalışan 400 bin civarında istihdam yaratılamamış olacaktı. Tüm bunların dışında en önemlisi bu alışveriş merkezlerinde fiş kesilmeden ürün satılan mağaza yok. Bu alışveriş merkezleri sayesinde halkımız fiş alma gibi bir alışkanlık kazanmış oldu. Bunun sonucunda da devletin vergi gelirlerinde hissedilir bir ölçüde artış oldu.

Her ne olursa olsun ekonominin canlanması, istihdamın yaratılması gibi olumlu bir çok etki yaratmasına rağmen ben yine de alışveriş merkezlerini sevmiyorum.

31 Ocak 2009 Cumartesi

Banka Kredilerinde Düzenleme

Liste şartı geldi, bankalar kredi masraflarını şişiremeyecek

Tüketici kredilerinde rekabeti yoğunlaştıran bankalar cazip faiz oranlarıyla ihtiyacı olanları çekmeye çalışıyor. Tüketiciler cep telefonlarına gönderilen mesajlarla yüzde 1'in altında faizlerle kredi kullanımına davet ediliyor.

Ancak kredi işlemleri sırasında çıkarılan ekstra masraflar şikâyet konusu olabiliyor. 1 Şubat'tan itibaren bankaların kredi masrafları ve faiz oranlarına ilişkin reklamlarına çekidüzen geliyor. Buna göre tüketici kredilerinin faiz ilanları ve masraf bedelleri şeffaf olarak yayınlanacak. Banka şubelerine tüketici kredilerinin faizlerinin tüm bilgileri ve alınan masraflar tablo şeklinde asılacak. Yıllık toplam faiz maliyeti tablosunda örnek kredi tutarı, ay olarak kredi vadesi, alınacak ücretler ve yıllık toplam faiz oranı yer alacak. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) geçen ayki yönetim kurulunda aldığı kararla 1 Şubat 2009 tarihinden itibaren bankalar tarafından kullandırılacak tüketici kredilerine uygulanacak faiz oranları ile ilgili yazılı ve görsel basında yayınlanacak ilan ve reklamlarda uyulması gereken ilkeleri belirlemişti.

Banka şubelerine asılacak faiz maliyet tabloları rekabet sonucunda konut, ihtiyaç ve otomobil kredilerindeki kampanyalara yönelik şikâyetleri azaltacak. Vatandaşların düşük ya da sıfır faizli kampanyalar için ödedikleri faizlerin daha yüksek çıktığına yönelik eleştirilerde bu sayede son bulmuş olacak. TBB Genel Sekreteri Ekrem Keskin, yönetim kurulunca alınan karara, birliğe üye tüm bankaların uymakla yükümlü olduğunu söyledi.

Uygulama kapsamında tüketiciyi doğru bilgilendirmek, bankalar arasında karşılaştırma yapılmasına imkan vermek amacıyla örnek vade ve kredi tutarı için yıllık toplam maliyetlerin standart hale getirilmesi amaçlanıyor. Yıllık toplam faiz maliyeti hesaplamasında, banka birimlerince icra edilen faiz oranı, dosya, tahsis, kullandırım, haberleşme, istihbarat gibi operasyonlar için alınan ücret veya komisyonlar ile faiz indirimi için talep edilen ek komisyonlar ve bunlara ilişkin yasal yükümlülükler yer alıyor. Kredi kullanıcısının risk özelliklerine ve kredi konusu menkul ya da gayrimenkulün niteliklerine göre değişkenlik gösteren ekspertiz, ipotek ve sigorta hizmetleri için alınan ücretler ise yıllık toplam faiz maliyeti hesaplamasında yer almayacak.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ise şikâyet olması halinde bankaların bu kurala uyup uymadığının kontrolünü yapacak. TBB'nin aldığı karar Genel Sekreter Keskin'in imzasıyla tüm üye bankalara bildirildi. Yetkililer kararın daha önce alındığını belirterek uygulamaya geçmek için bankaların teknik altyapılarının hazırlanmasının beklendiğini kaydetti. Uygulama bankaların reklam ve ilanlarının yanı sıra internet sitelerini de kapsayacak.

Öte yandan tüketicilerin bankalara, tüketici kredisi ve kredi kartları kullanımından kaynaklanan toplam borcu 16-23 Ocak haftasında 564.6 milyon TL azalarak 112 milyar 945.7 milyon TL'ye geriledi.

Bankaların listesinde yer alacak kalemler

Kredi tutarı

Kredi vadesi

Alınacak ücretler (Dosya, tahsis, kullandırım, haberleşme ücret ve komisyonları)

Yıllık toplam faiz oranı

6 Haziran 2008 Cuma

Baş Örtüsü Kararı Borsayı Olumsuz Etkiledi

Geçtiğimiz günlerde açıklanan enflasyon rakamlarından sonra dün itibariyle anaysa mahkemesinin almış olduğu kararla gözler bu gün borsa ve döviz piyasalarına çevrilmişti. Borsanın bu gün nasıl bir tepki vereceği aslında tahmin ediliyordu. Dövizin biraz daha yukarıya doğru seyretmesi borsanın ise düşmesi bekleniyordu. Fakat piyasalar olağan üstü bir tepki vermedi.

Borsa günü % 0.81 düşüle 39.645 puanla günü kapattı. döviz ise 1.24 ytl'ye çıktı. Bu hareketten sonra borsanın kendini düzeltmesi bekleniyor. Dövizin ise bu yükselme seyrini haftasonunun gelmesi nedeniyle ara vermesi bekleniyor.

Eğer hafta sonu siyaset arenasında beklenmedik bir durum gerçekleşmezse borsanın diğer piyasaları izleyerek nasıl bir seyir izleyeceği belli olacak.

22 Mayıs 2008 Perşembe

Döviz Rezervimiz Arttı

Merkez bankasının haftalık verileri bugün açıklandı. Açıklanan verilere göre Merkez Bankasının 16 Mayıs itibariyle rezervleri 4 milyar 41 milyon dolar düzeyinde artış göstererek, 77 milyar 468 milyon dolar rezerv oluştu.

AA

Merkez Bankası döviz rezervi, 9 Mayıs'ta 73 milyar 427 milyon dolar idi.
Türkiye'nin “altın ile Merkez Bankası, bankalar ve katılım bankalarının döviz rezervlerinden” oluşan uluslararası rezervleri de 9 Mayıs itibarıyla 123 milyar 690 milyon dolara çıktı.
Uluslararası rezervler, 2 Mayıs'ta 123 milyar 129 milyon dolar düzeyinde idi.
Merkez Bankası haftalık verilerine göre, bankalar ve katılım bankalarının toplam döviz rezervleri ise 9 Mayıs itibarıyla 45 milyar 627 milyon dolardan 46 milyar 771 milyon dolara yükseldi.
DÖVİZ MEVDUAT HESAPLARI YAKLAŞIK 120 MİLYAR DOLAR

Bankalardaki toplam döviz mevduat hesapları, 9 Mayıs itibarıyla 439 milyon dolar artışla 119 milyar 940 milyon dolara ulaştı.
Döviz mevduatı toplamı 2 Mayıs'ta 119 milyar 501 milyon dolar idi.
9 Mayıs itibariyle yurt içi döviz tevdiat hesapları toplamı 99 milyar 595 milyon dolara yükselirken, yurt dışı döviz tevdiat hesapları toplamı ise 4 milyar 143 milyon dolara çıktı.
DIŞ BORÇ ÖDEMELERİ

Türkiye, 1-21 Mayıs tarihleri arasında toplam 507,79 milyon dolar dış borç ödemesi yaptı.
Dış borç ödemesinin, 259,94 milyon doları Hazine, 30,81 milyon doları genel ve katma bütçeli idarelerin dokümantasyon, kitap bedeli, katılma payı, üyelik aidatı gibi ödemeleri ile MSB ve savunma sanayi ödemeleri gibi kalemler ve 12,88 milyon doları da Merkez Bankası ödemesinden oluştu.
Bu arada, söz konusu dönemde IMF'ye yapılan ödemelerin tutarı da 204,16 milyon dolar oldu.
Türkiye, 2008 yılında 21 Mayıs tarihine kadar toplam 7 milyar 806,45 milyon dolar dış borç ödemesi gerçekleştirdi.

16 Mayıs 2008 Cuma

MB Faiz Arttırdı

Merkez bankası dün akşam yaptığı toplantısından sonra faiz arttırımı kararı aldı. Faiz arttırımı kararı sonrası piyasalar durumu olumlu karşıladı ve güne yükselişle başladı. Bu faiz arttırımı aslında piyasaların 1 aydır beklediği birşeydi. Fakat meseleye bir de "reel" sektör açısından baktığımızda bu karar hiç de beğenilmedi. Nedenine gelince;

Sıcak paranın oluk oluk aktığı dönemlerde MB yönetimi faiz indirimi konusunda bu kadar cömert davranmaktan hep geri durdu. Bu duruşu MB'nin sadece enflasyonu düşündüğü anlamına gelebilir. Fakat şu noktayıda göz ardı etmemek gerekir ki MB Süreyya Serdengeçti yönetinimden sonra enflasyon konusunda pekde başarılı sayılmaz. Aynı zamanda Süreyya Serdengeçti zamanında çok eleştirilen yüksek faiz düşük kur politikası piyasaların adeta kanını emmiş durumda.

Piyasada para olacakki ticaret olsun, ticaret olacak ki vatandaş para kazansın, işsizlik azalsın. Tüm bunları gözardı eden MB yüksek faiz düşük kur uygulamasına önümüzdeki dönemde de devam edeceği sinayalini vermiş görünüyor.

Türkiyemize baktığımzda aslında MB nin uygulamaya çalışmış olduğu para politikası pekte başarılı sonuçlar elde etmesine yaramış görünmüyor. Yüksek faizle dışardan gelen sıcak para sanıldığı gibi "reel" sektöre kalıcı yatırım olarak gitmiyor. Bu konuda geçtiğimiz günlerde Hazine Müsteşarlığının açıkladığı verilere bakmakta fayda var. Verile aynen şöyle
* 2008 Ocak- Mart döneminde 3.5 milyar dolar olan uluslar arası para girişinin sadece 2.4 milyarı mali piyasalarda, yani diğer adıyla portföy yatırımı olarak gelmiş. İmalat sanayiine giren para ise sadece 453 milyon dolar.
* 2006 yılından buyana 40 milyar dolar civarında ulusal para girişi olmuş ve bunun sadece 6.5 milyorı imalat sanayiimize yatırım olarak gelmiş.

15 Mayıs 2008 Perşembe

Petrol 125 dolar!!!

Petrol fiyatları 125 doları aştı. Şurdaki habere göre petrolün varil fiyatının 125 doları aştığı belirtiliyor. Bu petrol artışında en büyük etken Fransa ve Almanyanın güçlü bir şekilde ekonomik büyümelerine devam etmeleri, bu büyümenin Euronun değerini arttırmasında dolayı doların değer kaybetmesinin yol açtığı söyleniyor. Bütün bunların yanında ABD petrol ihracatçılarına sürekli olarak petrol üretimini arttırmaları yönünde baskı yapıyor. Bakalım bu baskı sonuç verecek mi?


OPEC üyesi ülkeler tarafından yapılan açıklamalar ise hiç umut verici değil. Petrol fiyatlarındaki artışın arz sorunundan kaynaklanmadığını, artıştaki en büyük etkenin doların değer kaybetmesi, spekülatölerin oluşturduğu kaos ortamı olduğunu savunuyorlar.

Şimdi bütün bunlar olurken dünyada açlık sefalet sürmekte. Bu ortamdan ise kazançlı çıkan herzamanki gibi yine spekülatörler oldu. Bundan 5-6 yıl önce petrolün varil fiyatı 20 dolarlar seviyesindeydi ve o zaman petrol üreticileri büyük kazançlar elde ediyorlardı. Büyük kazanç diyyorum çünkü petrolün 1 varilini üretmek için katlanılan maliyet 1-2 dolar düzeyinde. Şimdi bir düşünelim petrolün varilinin 2 dolar maliyetle üretildiği varsayımından hareketle, 125 - 2 = 123 dolar, bunun büyük bir kısmı spekülatörlerin cebini doldurmakta, geriye kalan kısım ise tabiki petrol üreticisinin, dağıtıcısının ve satıcısının cebine girmekte. Artık ciddi kararlar almanın vakti geldi sanırım.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

KANAL TÜRKÜN SATIŞI

KanalTürk dün itibariyle sahip değiştirdi. Dün yapılan sözleşme gereği Koza Grubu ile Kanal Türke 12 milyon dolar ödeme yaptı. Aslında ilk etapta Kanal Türkün değeri 50 milyon dolar olarak belirlenmişti. Bu değer Kanal Türkün "ulusal yayıncı" olma sıfatından kaynaklanıyordu. Fakat bu sıfatında geçene hafta bir prüz çıktı. Prüzün nedeni Danıştay 10. dairesinin almış olduğu karar. Bu karar aslında yıllar öncesine, 2003 yılına uzanıyor. 2003 yılında Özkan, Kanal Türkü satın aldıktan sonra RTÜK teki yönetmelikler gereği ulusal yayın yapma yetkisi istemişti. Bu yetkiyi ilk önce RTÜK Kanal Türk'e vermedi. Kanal Türk bu kararın üzerine idare mahkemelerinde çeşitli davalar açtı ve en son Ankara İdare Mahkemelerinin aldığı kararla Kanal Türk "dava" sonuna kadar ulusal yayıncı sıfatını kazanmış oldu.

İşte Kanal Türk'ün değerini 50 milyon dan 30 milyon dolara indiren sebep danıştayın almış olduğu bu iptal kararı. Danıştay 10. dairesi Kanal Türk'ün lehine vermiş olduğu bu kararı geçen hafta iptal etti. Bu karar sabitleşirse Kanal Türk 25 milyon dolara yerel kanal statüsünde kalmış olacak.

Bu satış sürecinde ise ödemeler şu şekilde yapılacak; 12 milyon dolar peşin olarak dün ödendi, 13 milyon doları ise Kanal Türkün Borçlarını Koza grubu üstlendiği için ödeme yapmayacak, 5 milyon dolar ise yukarda bahsetmiş olduğumuz davanın sonucuna bağlı. Eğer dava Kanal Türk lehine sonuçlanırsa 5 milyon dolar Özkana ödenecek.

HABERTURK.COM